
30 Aralık 2011 Cuma
Çocuklarımıza en güzel hediye Oyuncakmış Meğer
"Canım kızım benim. Unuttum ben senin de bir çocuk olduğunu. Çok haklısın. Süse püse meraklısın diye her zaman kıyafet mi alınır dimi ama? Affet beni."
Naz'ı az buçuk beni takip edenler bilir. Beni yaşantımda tanıyan herkes te çok iyi bilir. Naz daima süslü bir çocuk. Meraklı da. Sürekli benim eşyalarımı karıştırır, giyer, takar takıştırır. Ayakta topuklular kolda çantası "ben bir küçük hanfendiyim" modunda gezer durur ortalıkta.
Onun bu hallerini bilen herkes te ona hediye almak istediğinde sürekli kıyafet alır. Çünkü cicili bicili kıyafetlerin kendisini sevindireceğini düşünüyorduk.
Oysa öyle değilmiş.
Meğer benim kızım da her çocuk gibi ona oyuncak alınmasından çok daha mutlu olurmuş. Bunu en son dün sabah maalesef akıttığı gözyaşıyla bize iletti.
Anaokulunda yılbaşı hediye çekilişi yapmışlar. Ben, babası ve okuldaki arkadaşı da ( annesi arkadaşım olduğu için Naz ı çok iyi tanıdığından ) kıyafet aldık. O kadar üzülmüş ki.
" Ama herkes bana kiyafet ( Kıyafet demiyor da) almış. Ama ben çocuğum ve oyuncak hediye istiyorum"
Dedi...
Hepimiz dumur olduk.
Meğer yazık. Ne kadar üzülmüş. Tüm arkadaşları oyuncak oynarken o elindeki kiyafetleriyle oturmuş bir köşeye ağlamış.
Bu durumu öğrenince gittik babayla hedeiyelerini değiştirdik
Unutmayın çocuklarımıza en güzel hediye oyuncak.
29 Aralık 2011 Perşembe
Her taraf ışıklı, şıkır şıkır bir şehir istiyorum ben?

Yeni yıl geldi de çattı bile. Ne çok severim yeni yıl hazırlıklarını. Ama bu şehirde hiç böyle bir şey yaşanmıyor. Oysa büyük-şehirlerde ne güzel her taraf ışıl ışıldır. Yen yıl olduğu sokaklarda gezerken hissedilir. Taşmıştır. Yurt dışında da inanılmaz kutlanıyor. Kar ve yeniyıl bir arada.
28 Kasım 2011 Pazartesi
Alışverişkolik miyim nedir?

Bu nasıl bir maymun iştahlılık. Ne görürsem alma isteğim nedendir bilmiyorum hiç ama hiç bitmiyor.Mağaza da görsem,alıyorum, inter nette görsem alıyorum, arkadaşlarımda görsem aynısından istiyorum. Bunun bir hastalık olduğunu düşünüyorum artık.
4 Kasım 2011 Cuma
Mutlu ve huzur dolu bir bayram diliyorum...

1 Kasım 2011 Salı
Günler su gibi akıp gidiyor. Kendim için bir şeyler yapmak istiyorum. Ama ne? Seneye memuriyette 20. Yılımı dolduruyorum. Ne kadar çabuk geçti gerçekten. Klişeleşmiş bu lafları duymak size çok sıradan gelebilir. Ancak gerçekten zamanla resmen yarışıyoruz.
Önceleri kendime yemeklerini kendimin yapacağı küçük butik bir restoran açmak isterdim. Ancak Afyon’a çok güvenemiyorum. Burası çok ilginç bir şehir. Modern görünümün altında hala çok tutucu bir şehir. Hayal kırıklıkları yaşadığım anlar çoktur bu şehirde. İnsanları katı, kapalı ve ben bilirim havalarında. Haaa, bu kadar eleştiri yaparken mutsuz olduğum falan düşünülmesin sakın. Mutluyum çünkü çekirdek ailem yanımda. Bu şehirden beklentim çok fazla yok. Bizim gibi mecburi nedenlerle diğer illerden gelen pek çok aile var. Dostum çok. Aile olarak uyumlu tipler olduğumuz için belki de. Zaten Afyonlu okuyan gençler büyükşehirlere göçüyor, bizim gibi dışarıdan gelenler kentte zaman geçiriyor.
Neyse diğer bir düşüncem bir butik açmak. Ama nasıl yapılır, nasıl işletilir hiçbir fikrim yok. Sadece almaya alışık olan ben, hesapla kitapla alakam yok. O yüzden kendime güvenemiyorum. Ama bir şeyler istiyorum.
Diğer taraftan bu şehirde yerleşmek istemediğim ve bir gün mutlaka İzmir’e döneceğim düşüncesi ile burada böyle bir yatırım yapmak istemiyorum. Ama ne zaman ve hangi şartlarda döneceğimiz meçhul olduğundan bu şevkimi de kaçırmak istemiyorum. Ama burada yapılan bir iş hareketi burada geçecek olan zamanı arttıracaktır mutlaka. O nedenle ne yapılabilir kısmında kalakaldım.
Yanımda kardeşlerden biri olsaydı keşke. Çok kardeşiz ama hiç kardeş gibi yaşıyoruz. Her birimiz ayrı şehirlerde. Bu tür destek ve fikir gerektiren konularda en azından yardımcı olan birileri olurdu.
Offf offff…..
19 Ekim 2011 Çarşamba
Lanetlemek Yetmiyor...

Bugün 19 Ekim 2011 Çarşamba
Bugün benim ülkemde;
26 çocuk, 26 can, 26 genç insan kendi vatanlarında,
vatan topraklarını korurken öldürüldüler.
Tek suçları vatanı korumaktı.
Biz 19 Ekim 2011 tarihini unutmayacağız.
Onları unutmayacağız
Biz sizlere minnettarız.
Gözünüz arkada kalmasın bizler buradayız.
Emanetinizin bekçisiyiz.
17 Ekim 2011 Pazartesi
Islak, Çamurlu Doğa Yürüyüşü...
Yaklaşık bir yıl oldu. Kendim için çok uzun zamandır yapmadığım doğa yürüyüşlerine tekrar başladım. Afyon Doğa Sporları Kulübüne ( AFDOS) üye oldum. Ve hemen hemen her Pazar yürüyüşlere gitmeye çalışıyorum. Çocuklar mı? Valla Ori’ ye bırakıyorum. Can’la birkaç kez beraber gittim. Ama onun teniz ve yüzme kursu var gün içersinde o yüzden devamlı gelemiyor. Ori de birkaç kez kayınvalidem geldiğinde gelebildi.
Çok keyif alıyorum. Kar yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden yürüyoruz.
Bu hafta sonu da Su Uçtu Şelalesi’ne yürüdük. Çok kısa ama son derece keyifli bir yürüyüştü. Parkur kolaydı. Manzara müthişti. Sonbahar bütün renklerini olabildiğince sergiliyordu. Ama ıslak ve çamurluydu. Olsun ıslanmaya ve kirlenmeye değen bir yürüyüştü.
Hatta sabah Naz’ı da götüreyim mi diye düşündüm ancak hava yağışlı olduğu için ve daha önce bu parkuru görmediğim için riske girmedim. Ama çocuklarını getirenler vardı. Sonra pişman oldum Naz’ı götürmediğime tabi ki.
14 Ekim 2011 Cuma
Çocuk Var mı Derdin Var...
Kendime hazır giyim almaktansa diktirmeyi bir zamanlar ne kadar çok severdim. Çünkü o zaman şu anki halimden 10 kilo eksiktim. Etiyopyalı hal görünümümden dolayı da kendime uygun doğru dürüst bir şey bulamazdım. Dolayısıyla hep diktirirdim. İzmir’ de de bir sürü terzim vardı. Doğumlardan sonra kiloda görülen artış sonunda da 36 beden hatta bazen 38 beden giyiyorum. Ama arkadaşımın bildiğimiz pazenden diktirdiği rengârenk elbiseleri görünce coştum. Hatta onu çok kıskandım diyebilirim.
Derhal kumaş pazarına gidip kendime bir sürü kumaş aldım. Ve hemen terzisine koştum. Siparişlerimi verdim. Ceket, etek, elbise, başka bir etek ve hatta kızıma da analıkızlı olsun diye ona da bir elbise…
Tammmm bunun heyecanı içinde dolanırken bir telefon:
“Can okula gidemedi. İshali devam ediyor. Üstelik mide bulantısı da başladı”.
Offff… Sabahtan ishali vardı gerçekten ama biz öyle her şeyi hastalıktan saymadığımız için önemsemedik. Ama bütün günde halsiz yatmış. İçim acıdı. Yatmak kim Can kim çünkü. Demek ki gerçekten rahatsız. Keyfim kaçtı anlayacağınız.
Çocuk var mı derdin var! Konusunu böylece bir kez daha onayladık. Tüm heyecanım kursağımda kaldı.