10 Nisan 2012 Salı

Hoşgeldin Ori Yemeği...

Canım kocacım sonunda geldi Somali'den. Ne kadar zormuş sevdiğinden ayrılmak. Ne kadar zormuş çocuklarının sorumluluğunu tek başına taşımak. Ve ne kadar güzelmiş sevdiğine kavuşmak.
Zayıflamış. 6 kilo vermiş. Saç sakal uzamış ama yakışmış.

Sevgili dostlarımızla O'na hoş geldin yemeği hazırladık. Bence günün en güzel kısmı da ona özel sipariş verdiğim pastaydı. Sanıyorum Afyon'da ilk kez yapılıyor bu pastadan. İnternette "bekarlığa veda pastası" diye geçiyor. Bence adı da güzelmiş ve tam istediğim gibi de oldu.





Çok güzeldi. Gelen arayan Ori yokken benimle ilgilenen herkese teşekkür ederim.

30 Mart 2012 Cuma

Ori'siz geçen Maceralarımız:

Orhan Somali'ye gideli bir ayı geçti.Çocuklarla daha fazla zorlanırım diye düşünmüştüm ancak korktuğum gibi olmadı. Her gün görüşebildik Ori'yle. Gerek telefonla gerekse internetten.Zayıflamış, yorgun ve durgun görünüyor. İçim acıdı. Saçı sakalı kesmedi gittiğinden beri. Tam bir Robinson Cruse olmuş. Gittiklerinden beri sadece kuru fasulye, patates, bulgur, bazen et, karpuz ve mango yediler.Sürekli bunları yemek herkes içindir ama Ori için zulüm olmuştur. Çünkü konforuna düşkündür. Yediği yattığı çok önemlidir onun için. Evdeyken ertesi gün aynı yemeği yemezdi. Şimdi 3 gün üst üste kuru fasulye yiyor.Tv yok. kaldıkları yer ve çalıştıkları çadır hastane koşullarını anlatmaya gerek yok sanırım. Neyse ki bitiyor. Çarşamba gecesi evde olacak inşallah.

 Çocukların yükü normalde bendeydi. Ama bu sefer nefes almadan ilgilenmek biraz sinirlerimi zorladı. 

Özellikle:
- Can'ın 8. sınıf bir öğrencide tekme tokat dayak yiyip hastanelik olması ( Can 3. sınıf. Arkadaşı dayak yerken araya giriyor ve kendisi dayak yiyor)
- Naz'ı diş muayenesine götürmüştüm. O'da beni Ankara Gazi Diş Fakültesine sevk etti. Bizde 2 çocuk ben Ankara'ya gittik. Tedaviyi başlattık.Ori gelsin tekrar gidilecek.
- Naz' geçtiğimiz hafta sonu sitenin çocuk parkında kedi ısırdı. Kuduz aşısına başladık. Toplam 7 doz olacakmış, biz 2. sini olduk henüz aşılanmaya devam edilecek tabi. Her gün kedi aramaya çıkıyoruz.Kedi yaşıyor mu diye. Yoksa bir de kuduz serumu yapılacakmış.
 - Yine 2 gün önce Can'ın en yakın arkadaşı beybleyd denen demirden yapılı oyuncağı kafasına geçirmiş. Kafa kan içinde geldi tabi eve. Arkadaşının annesini aradım meğer çocuğa hiperaktivite teşhisi konmuş ve ağır bir ilaç başlanmış. Annesi ağlıyor telefonda bende üzüldüm. Ezildim açıkçası aradığım için.
 - Ama en zoru da Can'ın performans ödevleriydi. Bu performans ödevleri aileler için zaten. Çok zorladı beni. Daha da bitmedi hala yapıyoruz.
 İşte 40 günlük Ori'siz geçen maceralarımız.
 Artık gelsin gerçekten babamız ve bir daha da bu kadar uzun bir yere gitmesin dimi????

8 Mart 2012 Perşembe

Gerek yok böyle bir güne bence...


Bugün Dünya Kadınlar günü. Her yerde kadınların öneminden, hayatımızdaki yerlerinden, haklarından vs. bahsediliyor ve türlü nutuklar atılıyor.

Peki ya yarın?

Kadınların ne önemi, ne hakkı, nede değeri anlaşılacak ve bilenecek.
Çok inandırıcı gelmiyor bana o yüzden 8 Martın gerçekten gönülden kutlandığına. Bu toplumuzda ki genel zihniyet değişmediği sürece çok anlamsız geliyor.364 gün ezilen, aşağılanan, psikolojik ve fiziksel şiddet gören veya bunların hiç biri olmuyorsa bile takdir görmeyen biz kadınlar, 1 günde değer verilmeden geçirebiliriz sanırım.

Bizim ülkemizde de kadınla erkeğin tam manasıyla eşit olduğu, erkeğe hak görülen kadına ise ayıp ve gereksiz görülen olayların yaşanmaz hale geldiğinde belki ümidim oluşabilir.

Ama çok uzak gibi geliyor. Ne dersiniz?

Not: Bugün gazetenin birinde şu dizeleri okudum çok hoşuma gitti. Sanıyorum söylemek istediklerimi az buçuk yansıtıyor.

"Arıların arısısın
Doğan ayın yarısısın
Bir kaltabanın karısısın
Yazık etmiş pederin
Böyle imiş kaderin..."

24 Şubat 2012 Cuma

Somali nin Yolları...



Bugün itibariyle Ori Somali ye gitmek üzere yola çıktı. Sağlık Bakanlığı tarafından ülke genelinden 19 uzman hekim var ekipte. 11 yıllık evlilik sürecimizde ilk kez bu kadar ayrı kalacağız. Çocuklar için de benim içinde zor olacak.
Umarım sağ sağlim gider gelir. Süre olarak en az 1 ay dendi ama bilinmez tabi ki.

Seni özlicem Oriiiiii.

17 Şubat 2012 Cuma

Yazık Hem de Çok Yazık...



Bu ülkede artık yaşamaktan korkar hale geldim. Günlük gelişmeleri izledikçe bir arap ülkesi olmak yolunda nasıl ilerlediğimizi, planlanan tüm aşamaların sessizce hatta artık aleni şekilde hayata geçirildiğini görüyorum. Kaldi ki ben ne siyasetten anlarım, nede bu konularda taraf olduğuma dair duygularımı dile getiririm.
Çoğumuzun istediği gibi sadece çağdaş, özgürlükçü, adaletli bir ülkede yaşamak arzusundayım. İsteyen türbanını taksın, isteyen mini eteğini giysin. Kimse diğerinin hakkını ihlal etmesin.

Ancak artık gerçekten endişeleniyorum. Bu nasıl bir taktik nasıl bir planlama ve nasıl bir güç ki artık ülkenin % 55 inin istemediği yaşam şeklini uygulamaya geçiriyorlar. Alınan kararlar, kanunlaşan tasarılar artık ülkeyi dönüşü zor olan bir hale sokuyor. Atatürk ü karalama politikaları o kadar açıkça yapılıyor ki ATA ya duyulan kin öfke öyle güzel gösteriliyor ki...

Bunun örneği de en son İstanbul da ki bir İmam Hatip Lisesinde çekilen fotoğraf...

ATATÜRK size ne yaptı?
Nedir Ona duyulan nefret?
Nedir Onun kazandırdıklarını yok etme çabası?
Nedir?


Gerçekten merak ediyorum.

Lütfen arkadaşlar tepkinizi gösterin. Lütfen sayfalarınızda bu foto ya yer verin.Yemek tariflerinizin arasında, kıyafet kombinlerinizin arasında bu tepkiniz yer alsın.

Çünkü geç kalmak artık an meselesi...

9 Şubat 2012 Perşembe

Neler Oluyor?


Şubat tatilini 4 gözle beklerken oda geldi geçti hatta okulların ilk haftası bile bitiyor neredeyse. Şubat tatilimizin 2. haftasını İzmir'de geçirdik. Gidişimiz maceralı bir şekilde oldu ama gittik.
Hava şartlarından dolayı 6 saat otogarda mahsur kaldık.Otobüs yolculuğumuzda 5,5 saat sürdü. Toplam neredeyse 12 saatin sonunda gideceğimiz yere vardık. Ori çalıştığı için arabayla gidemedik ama zaten arabayla da kazadan sonra kendisi de gitmezdi.

İzmir de gene hava bahar gibiydi ilk 3 gün.Haksızlık bu deyip durdum.Yapmak istediğim pek çok şeyi yaptım: Çocukları Bornova daki buz patenine götürdüm. Bol bol AVM leri gezip alışveriş yaptım. Çocukları tiyatroya götürdüm. Yemeği arzuladığım pek çok şeyi yedim(Kokoreç, midye, Kızlar ağa Hanında kahve, Güzelbahçe de kahvaltı vs). Burda uzun uzun anlatmak istemiyorum ama güzeldi.
Son 2 günde de Ori geldi ve Tire ye geçtik. Çünkü görümcemin güzel kızının nişanı vardı. Ona katıldık.
Ama sonunda bitti ve döndük sevgili Afyonumuza....

Çok farklı 2 şehir. Havası, insanları, alışkanlıkları, şehirciliği her şeyiyle çok farklı. İşin dışında mutlu muyum evet mutlu sayılırım.
Ama son zamanlardaki işteki sıkıntılar nedeniyle psikolojik karın ağrıları ve mide bulantılarım oluyor.

İş yerindeki arkadaşlarımı çok seviyorum. Yeni yapılanmadan dolayı dağılıyoruz galiba. Her birimizi bir tarafa gönderecekler muhtemelen. O yüzden üzülüyorum. Ama zaten müdürle değişen müdürlüğün havası artık çekilmez hale gelmişti. Sevdiğim insanlarda giderse bi anlamı yok kalmanın. O yüzden bizde her günü geyikle geçiriyoruz neredeyse.
Ama gerçek şu artık gitmek istiyorum. Döneceğimiz yer sonunda İzmir olacak. Ben de artık iş yeri değişikliği olacaksa beraberinde bu ilden de gidelim diyorum. Ama çocukları ve Ori yi düşününce bencillik olacak diye ısrar edemiyorum. Bakalım neler olacak. 24 Şubatta herşey netleşecek. Hayırlısı demek artık dilime yerleşti.

24 Ocak 2012 Salı

Neşeli Ayaklar - 2



Dün akşam apartmandaki beyler king oynamaya kalkınca bizde çoluk çocuk 4 kadın 6 çocuk sinemaya gitmeye karar verdik. Neşeli Ayaklar - 2 filmine girdik. Çocuklar olduğundan beri tüm çizgi filmler zaten itinayla izleniyor. Erişkin sinemasından çok çocuk filmlerini daha çok takip edip izliyoruz.

Ama... bu film çok güzeldi.
Bir daha olsa gene giderim. Müzikler, efektler ve animasyon süperdi. Konu da çok manidardı. 3 D 'li olmasından kaynaklı okadar canlıydı ki. Hayır izlediğim pek çok çocuk filmi artık 3 D'i. Ama bunda penguenlerin pofuduk tüyleri, gözlerindeki mavi renk, karidesin ayaklarındaki ayrıntılar, deniz filinin burnundaki ayrıntılar,genel anlamda tüm renkler çok canlı ve ayrıntılı olarak görülebiliyordu.

Şiddetle tavsiye ediyorum.

19 Ocak 2012 Perşembe

Bizim Arabayı Çok Beğendiler, Gelip Öptüler.

- 19'u gösteriyordu arabanın derecesi bu sabah. Evdeki diffirizden daha soğuktu anlaşılan. Görmedim ben böyle bir soğuk. Sizlerde belki hava durumunu ülke genelinde takip ediyorsanız Erzurum'dan sonra en soğuk il Afyonkarahisar.

Can'ı göndermedim bugün okula. Zaten dün okul bahçesinde kaymış buzdan. Dizinde kocaman bir hematom ( morarma ve şişlik) olmuş. Pantolonunun dizi yırtılmış. Milli eğitim de bu havada okulları tatil etmiyorda en güzel kar keyfinde tatil yapmıştı. - 19 ne demek ya. İşyerinde sabahtan beri ekstra ısıtıcı çalışıyor gene de donuyoruz.

Sabahta zaten olanlar oldu. Korktuğumuz başımıza geldi.
Naz'ı okuluna bıraktık. İşyerine gelmeye bir köşe kalmıştı ki. Karşıdan gelen araba bizim arabayı çok beğendi ki kafa kafaya öpüştüler. Evet anlayacağınız kaza oldu. Ori 5 metre öteden durup kornaya basmasına rağmen adam ne görmüş, ne duymuş. Çünkü adamın arabasının ön camı kalın bir şekilde buzla kaplıydı. Adamın görüş açısı yok vede bu şekilde çıkıyor yola. Neymiş efendim: Gideceği mesafe çok kısaymış. Kısa da olsa olan oldu işte.

İşin garibi de: Sabah Ori "arabayı almasak mı acaba " demişti. Bende alalım cevabını vermiştim.

Tabi ne oldu?

Fırçayı Ori den ben yedim. Artık cevap vermedim. Çünkü Ori'n,in aptallığa hiç tahammülü yoktur. Adama okadar kızdı ki. Adama kibarca söylenip, bana bütün lafları gerek yüzüyle gerekse sözleriyle giydirdi. Hastaneden bir sürü çalışan geldi hemen. Çünkü herkes işe geliyordu. Ortam kalabalıklaşınca bende hemen ortadan kayboldum.
Sonra da işe gelince aradım. Gelişmeleri sordum. Siniri hala geçmemişti.
Arabasız kaldık en az bir hafta ona mı yanayım. Akşama asık bir suratı idare edicem ona mı yanayım?

Allah beterinden korusun tabi ki ama arabasız kalmak hele bu soğukta çok kötü. Hafta sonu arabanın en çok lazım olduğu zaman dilimi çünkü. Çocukların bir sürü kursu var.

Neyse bakıcaz artık çaresine.

İşte böyle. Bu durumda çıkarılacak Sonuçlar:
- Soğukta,buzlu ve karlı havada neymiş efendim; arabayı kullanmayacaksın. Sen ne kadar iyi olursan ol, karşı taraf görüldüğü gibi kötü olup seni bulabiliyor.
-Diğer sonuçta: Kocanın işine karışmayacaksın. Yoksa kabak senin başına patlıyor.

16 Ocak 2012 Pazartesi

Her Yerde Kar Var...






Yine başladı kar. 5 gündür sık aralıklarla kar yağıyor. Birçoğunuz Afyon'u haberlerden kara bürünmüş olarak görüyorsunuzdur. Okullar 5 gündür tatildi.Hem güzel hem kötü. Güzel, çünkü don olamadığı sürece karla haşır neşir olmayı seviyorum. Keyfini çıkarıyoruz.
Kötü, çünkü kar birazcıkta olsa mahrumiyet demek. Mesela arabayı çıkaramıyoruz. Ori garanticidir. Riske girmeyi sevmez. O yüzden de arabayı almıyoruz. Dolmuş kullanıyoruz.Gitmek istediğin yere istediğin zaman gidemiyorsun.

Doğa yürüyüşlerine devam ediyorum. Ben karda yürümeyi daha çok seviyorum. Çok eğleniyoruz. Ekibimiz süper gerçekten. Herkes kafa dengi ve eğlenceli insanlar. Zaten en yakın arkadaşlarımdan Ayşe cikle gittiğimiz için, eğlenmemek mümkün değil.En son Sinanpaşa İlçesinde Yörükmezarı denilen bir köyde bulunan bir parkurda yürüdük. Sinanpaşa'ya 13 km uzaklıkta. Muhteşem bir bitki örtüsü vardı. Her yer çam ağaçları ile kaplıydı. Düşünün çam ağacı ve kar. Harika bir manzaraydı.





Related Posts with Thumbnails